Bu yazı okunurken Dafne Kritharas – La Roza Enflorece dinlenilmesi tavsiye edilmektedir.
Unutmak kutlanamayan bir zaferdir demişti bir zamanlar en yakın arkadaşım. Bu sözü heybeme koyup hareket ettim hep ve en son bayram tatilinde her şeyin ötesini berisini önüme koyup düşündüğümde birkaç şey birbirini tetiklemiş oldu.
Bayram ziyareti için ailemin yanına gittiğimde misafirlerimiz ile çay kahve sohbet sırası 2023 Şubatını anmıştık. Misafirlerimiz Mardin’in önde gelen ailelerinden ve deprem bölgesi için de canla başla mücadele verip bizzat o bölgede hizmet vermişlerdi. Yaşanılanları ve nasıl etkilendiklerini, zamanla nasıl alışıldığını ve bir çoğumuz tarafından da nasıl unutulduğunu hatırlattılar.
Sonrasında tatil sürecince Çanakkale, Ayvalık, İzmir, Manisa derken ege tarafını biraz turlayıp dönmüş oldum. Annem, benim alışveriş tutkumu ve gezme sevdamı bildiğinden devamlı fren butonunu hatırlatmak ister. Bu süre zarfında annemle olan konuşmalarımızda bir şey dikkatimi çekti. Satmışım dünyanın anasını aman boşver, bir kere geliyoruz dünyaya, ye iç gez.. Hep bu sözleri söyler oldum.
Sonrasında da yakın arkadaşlarımdan birisinin aile büyüğünün yakın zamanda geçirdiği bir rahatsızlık sonucu ansızın hayatının nasıl değiştiğine dair konuşuyorduk. Bir gün önce her şey normalken, sabah kalktığında değerli büyüğümüz gözlerini bambaşka bir dünyaya açmıştı. Yürüyemiyor konuşamıyor vs.
Değinmek istediğim konu şu, yaşıyoruz. Kimi zaman öylesine, denk gelircesine. Kimi zaman Nazim’in şiirinde bahsettiği gibi 70’inde bile zeytin ağacı dikercesine. Hunharcasına dolu dizgin, tutku arzu içinde.
Ablamların tayininin çıkması nedeniyle uzun bir süre denk gelmedikçe, özellikle plan yapılmazsa belki de asla yolumun düşmeyeceği Ayvalık, bu gidişimde daha farklı gözüktü gözüme. Arşınlamadığım sokağı kaldı mı diye telaş içindeydim. Her şeyini son kez görmek istercesine bir hal içinde gezdim durdum.
Sonrasında tüm parçaları kafamda toparlayınca aklıma şu geldi. Ayvalık’a son kez gittiğimi bilmeseydim, nasıl olurdu? Nasıl gezerdim?
Sonrasında düşündüm, Kimseye haksızlık etmek istemiyorum ama, belki alışmak diyebiliriz belki unutmak diyebiliriz, sayısını bile tam bilemediğimiz yüz binlerce insanın yok olduğu o doğal afette her şey son kezdi. Son kez çay içildi, pasta kesildi, iyi geceler denildi, yürüyüş yapıldı, kitap okundu, yemek yenildi. Hayata dair her şey son kez yapıldı.
O sokaktan son kez geçtiğinizi bilmek ister miydiniz?
O kahveyi yudumlarken size eşlik eden insanların bir anda bir sonraki kahvede size eşlik edemeyeceğini bilmek ister miydiniz?
Yarınların olmayacağını bilseniz o kadar derdi tasayı heybenizde taşımaya devam eder miydiniz?
Ben ne yapmak isterdim? Ne olacağını bilmeden, dolu dizgin her fırsatı değerlendirerek hayatı yaşamayı yol belledim sanirim.
Siz peki? İster miydiniz o sokaktan son kez geçeceğinizi?
Bence her neyse olay, yaşanan tam o andır.
Selam olsun gökyüzüne 🖐️.
Hayat enerjinizi biran kaybetmeden, sağlıkla ve huzurla…