Bir insan neden bağırır ?
Anne baba çocuğuna, öğretmen öğrencisine, patron çalışanına, üssü assına..
Geçtiğimiz günlerde değerli bir büyüğüm ile yemek esnasında hoş sohbet ederken bir anda geçen bir soruydu bu? Donanımlı olmak, kendini geliştirmek ve etrafındaki insanlarla birlikte kendini yukarı çekebilme yetilerinden konuşuyorduk.
Bir baba çocuğuna neden bağırır diye soru yöneltilmişti tarafıma. Düşündüm, o anda hızlı cevap vermek istedim, ne diyeceğimi de bilemedim. Tahmin etmediğim yerden bir soru gelmişti. Çocuğunun yanlış yapmasını istemediği için bağırır dedim.
Verdiğim cevabın bence oturulup tartışılır bir yanı yok değil ama tatmin edici bir cevap olmadı malesef.
Benim cevabıma karşılık gelen cevap şuydu: “Hayır, Bir insan yetemedigi zaman bağırır.” Bunu duyduğum zaman bir durdum düşündüm. Cidden o andan itibaren konuşmamız yaklaşık bir saat daha sürmüştür ama ben oraya takılı kaldım. Etrafımdaki ilişkileri A dan Z ye gözden geçirdim. Haklılık payı o kadar yüksek bir cevaptı ki. Kendini yetersiz gördüğünde, yetemediğini anladığı o anda kelimelerini yükselterek yetmeye çalıştığını, olması gerekenin ne olduğunu bildiği fakat ona nasıl ulaşması gerektiğini bilmediği anda sonucun neler doğurduğunu hissettim. Bunu etrafımda yapanlar da vardı, kimi zaman kendi yaptıklarımı da gördüm.
Uzun bir süredir, bu süreden kastım belki de yaklaşık 3-4 senedir, kabuğuma çekilmiş durumdayım. Daha çok dinlemeyi daha çok gözlemlemeyi tercih ediyorum. Bununla birlikte etrafımda yaşanan her şeye bu gözle bakmaya başladım.
Normal şartlarda da biriyle yeni tanıştığım zaman elini kolunu nereye koyuyor, nasıl koyuyor, kelime telafuzları nasıl, ses tonu vesaire kendimce içimde oyun oynayıp nasıl biri olduğunun analizini yaparım genelde.
Bu analizlerimle birlikte bu bakış açısını da katarak cidden hayretler içerisine düşmeye başladım. O kadar garip hissettirdi ki.
Yetkinliklerimiz az gelebilir, bilmiyorum demek kimisi için kaçış yolu gibi gözükse de benim için erdemlik yolu oldu her zaman.
Bilmiyorum. Bunu nasıl yapabilirim, nasıl üstesinden gelebilirim, kimden yardım alabilirim?
Hayatımın daha çok başındayım ama dönem dönem kilometre taşlarıma değinen nadir insanlar oldu. Bu görüşme ile birlikte bir kilometre taşı veya mihenk taşı kazandığımı hissediyorum. Bu bakış açısı cidden çok farklı hissettirmeye başladı.
İleride belki bir ekibim olacak, belki arkadaşımla tartışacağım, belki çocuğum olcak, neyle karşılacağımı bilmiyorum ama az gelmeye başladığımı hissettiğim zaman durup düşünmeye kendimi odaklamış durumdayım.
Sesiniz yükseldiği zaman, yanınıza kalan arta kalan kırdığınız kalpler, sıktığınız canlar, giden dostluğunuz arkadaşlığınız olmasın.
Ses yerine anlamların yükseldiği günlerde buluşmak dileğiyle..
Hayat enerjinizi kaybetmeden, sağlıkla ve huzurla..
Bağırıp korkuyla otoriter olmak istiyor ama bir gün artık daha şiddetli bağırsa bile ondan korkulmadığında ne yapacağını bilemediği için sürekli öfke taşıyor içinde.
Taşıdığı bu öfke hep onunla ve içten içe onu başka biri yapıyor ama farkında değil. Tek bildiği bu öfke den kaynaklı kendinde bağırma hakkını görmesi.
Dediğin gibi;
Sesiniz yükseldiği zaman, yanınıza kalan arta kalan kırdığınız kalpler, sıktığınız canlar, giden dostluğunuz arkadaşlığınız olmasın.
Cok dogru bir tespit, şöyle düşündümde ne zaman bağırıyorum diye de % deye vurunca genelde üste çıkma anlarımda evde hanıma uyguluyorum
Konu ne olursa olsun bı insana bağırmak ortadaki meseleyi çözmediği gibi ortaya ne kadar acı verici unsur çıkarttığının(kalbini kırmak)en büyük şiddet unsurlarından biridir insanın içinden gelen gönül kırıklığının düzeltilmesi pek mümkün değildir egerki sevdiği bı kişiden dolayıda kiriliyorsa unutulacak bı durum olması bence hiç değildir.Bi laf vardır ya,İnsan azından çıkan bir sözü söyleyene kadar (iyi veya kötü)ona hükmeder, söyledikten sonrada söz insana hükmeder.O yüzden hukmedemeyecegimiz sözlere çok dikkat etmemiz gereklidir bu dünyanın boş fani olduğunu unutmayıp insanların in zayıf noktası olan kalbinden kirmayalim.Sabirli,Umutlu olun mutlu kalın…